١٦
لَهُمْ مِنْ فَوْقِهِمْ ظُلَلٌ مِنَ النَّارِ وَمِنْ تَحْتِهِمْ ظُلَلٌ ذلِكَ يُخَوِّفُ اللّهُ بِه عِبَادَهُ يَاعِبَادِ فَاتَّقُونِ
(16) lehüm min fevkihim zulelüm minen nari ve min tahtihim zulel zalike yühavvifüllahü bihi ibadeh ya ibadi fettekun
Onların üstlerin de ateşten tabakalar (vardır) onların altlarında da tabakalar (vardır) işte Allah kullarını bunun ile korkutuyor ey kullarım artık benden sakının
(16) They shall have Layers of Fire above them, and Layers (of Fire) below them: with this doth god warn off His Servants: O My Servants then fear ye Me
1. | lehum | : onlar için, onların vardır |
2. | min fevkı-him | : onların üstünden |
3. | zulelun | : gölgelikler |
4. | min en nâri | : ateşten |
5. | ve min tahti-him | : ve onların altından |
6. | zulelun | : gölgelikler |
7. | zâlike | : işte bu, işte böyle |
8. | yuhavvifu | : korkutuyor, korkutur |
9. | allâhu | : Allah |
10. | bi-hi | : onunla |
11. | ibâde-hu | : onun kulları |
12. | yâ | : ey |
13. | ibâdi | : kullarım |
14. | fe | : öyleyse |
15. | ittekû-ni | : bana karşı takva sahibi olun |