٥٤
اَللّهُ الَّذى خَلَقَكُمْ مِنْ ضَعْفٍ ثُمَّ جَعَلَ مِنْ بَعْدِ ضَعْفٍ قُوَّةً ثُمَّ جَعَلَ مِنْ بَعْدِ قُوَّةٍ ضَعْفًا وَشَيْبَةً يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ وَهُوَ الْعَليمُ الْقَديرُ
(54) allahüllezi halekaküm min da’fin sümme ceale mim ba’di da’fin kuvveten sümme ceale mim ba’di kuvvetin da’fev ve şeybeh yahlüku ma yeşa’ ve hüvel alimül kadir
Allah o ki sizi zayıf olarak yaratmış sonra vermiş bu zayıflığın arkasında bir kuvvet sonra bu kuvvetin arkasından sonra getirmiştir zayıflık ve ihtiyarlık hali o, dilediğini yaratır o, bilen, kudret sahibidir
(54) It is Allah Who created you in a state of (helpless) weakness, then gave (you) strength after weakness, then after strength, gave (you) weakness and a hoary head he creates as He wills, and it is He Who has all knowledge and power.
1. | allâhu | : Allah |
2. | ellezî | : ki o |
3. | halaka-kum | : sizi yarattı |
4. | min da’fin | : güçsüz, zayıf (bir şeyden) |
5. | summe | : sonra |
6. | ceale | : yarattı, kıldı |
7. | min ba’di | : sonradan, sonra |
8. | da’fin | : güçsüz, zayıf |
9. | kuvveten | : kuvvet, güç |
10. | summe | : sonra |
11. | ceale | : kıldı, verdi |
12. | min ba’di | : sonradan, sonra |
13. | kuvvetin | : kuvvet, güç |
14. | da’fen | : zayıflık, kuvvetsizlik |
15. | ve şeybeten | : ve yaşlılık |
16. | yahluku | : yaratır |
17. | mâ yeşâu | : dilediğini |
18. | ve huve | : ve o |
19. | el alîmu | : en iyi bilen |
20. | el kadîru | : kaadir olan, gücü yeten |
AÇIKLAMA
İnsan Hayatının Merhaleleri:
“Sizi bir zaaftan yaratan, sonra diğer bir zaafın ardından size kuvvet veren, sonra kuvvetin ardından tekrar güçsüzlük ve yaşlılık veren Allah’tır.”
Yani insanın yaradılışının çeşitli merhalelerinde, bir halden diğerine geçmesini takdir eden Allah’tır. O, insanın aslını topraktan, sonra nutfeden, sonra kan pıhtısından, sonra da et parçasından kılmıştır. Daha sonra onun kemiklerini meydana getirmiş, sonra kemiklere et giydirmiş ve buna ruhu üflemiştir. Sonra da onu annesinin karnından zayıf, güçsüz, kuvvetsiz olarak çıkartmıştır.
Ayette geçen “min da’fin” kelimesi onu başlangıçta zayıf olarak yarattı demektir.
İnsanoğlu yavaş yavaş büyür, önce çocuk olur. Sonra bulûğ çağındaki bir genç olur. Gençlik devresi, güçsüzlükten sonraki kuvvet devridir.
Daha sonra da yetişkinlikten itibaren yaşlılığa ve ihtiyarlığa doğru giden güçsüzlük devri gelir. Bu devir de kuvvetten sonraki güçsüzlük devridir. Artık gayret ve hareketlilik zayıflar, görünen ve görünmeyen vasıflar değişmeye başlar.
Bu bir halden diğerine geçiş, değişim ve tedricî gelişim yaratıcı ilâhî kudrete delildir ve müşriklerin inkâr ettikleri öldükten sonra dirilişin burhanıdır. Zira bu değiştirmeye ve geliştirmeye muktedir olan ilk hayata aynı şekilde çevirmeye de muktedirdir. Kudreti mükemmel ve ihatalı olan birini insanın nisbî kudretiyle karşılaştırmak doğru değildir. Ne ilk yaratılışta, ne de tekrar iade edilmede hiçbir şey Onu âciz bırakamaz.
“O dilediğini yaratır. O her şeyi gayet iyi bilen, her şeye kadir olandır.” Yani o dilediği şeyi yapar. Güçsüzlük, kuvvet, ilk defa yaratma, diriltme gibi dilediği her şeyi vareden ve eşsiz bir şekilde yaratandır. Kullarında dilediği şekilde tasarrufta bulunur.
O mahlûkatının idaresini tam bir ilimle gayet iyi bilen, dilediğine mükemmel ve ihatalı bir kudretle muktedir olandır. Onun kudretinin eserlerinden biri insanlara hayat vermek, öldürmek, sonra dilediği zaman onları yeniden diriltmektir.