١٤٦
وَعَلَى الَّذينَ هَادُوا حَرَّمْنَا كُلَّ ذى ظُفُرٍ وَمِنَ الْبَقَرِ وَالْغَنَمِ حَرَّمْنَا عَلَيْهِمْشُحُومَهُمَا اِلَّا مَا حَمَلَتْ ظُهُورُهُمَا اَوِ الْحَوَايَا اَوْ مَا اخْتَلَطَ بِعَظْمٍ ذلِكَ جَزَيْنَاهُمْ بِبَغْيِهِمْ وَاِنَّا لَصَادِقُونَ
(146) ve alellezine hadu harramna külle zi zufür ve minel bekari vel ğanemi harramna aleyhim şühumehüma illa ma hamelet zuhuruhüma evil havaya ev mahteleta bi azm zalike cezeynahüm bi bağyihim ve inna lesadikun
biz yahudilere tırnaklı hayvanları haram ettik onlara sığırın ve koyunun iç yağlarını haram kıldık ancak sırtlarına yapışan yağlar veya bağırsaklarına yapışanları veya kemiklere karışanları (hariç tuttuk) bunu onlara azgınlıkları yüzünden ceza olarak verdik şüphesiz biz her hususta elbette sadıklardanız
(146) For those who followed the Jewish law, we forbade every (animal) with undivided hoof, and we forbade them the fat of the ox and the sheep, except what adheres to their backs or their entrails, or is mixed up with a bone: this in recompense for their wilful disobedience: for we are true (in our ordinances).
1. | ve alâ ellezîne | : ve onlara, …olanlara |
2. | hâdû | : yahudi |
3. | harremnâ | : haram kıldık |
4. | kulle | : hepsi |
5. | zî zufurin | : tırnaklı (tırnağa sahip, tırnağı olan) |
6. | ve min el bakari | : ve ineklerden (sığırlardan) |
7. | ve el ganemi | : ve koyunlar |
8. | harremnâ | : haram kıldık |
9. | aleyhim | : onlara |
10. | şuhûme-humâ | : o ikisinin iç yağları |
11. | illâ | : dışında, hariç |
12. | mâ hamelet | : üzerinde bulunan, taşıdığı kadar (şey) |
13. | zuhûru-humâ | : o ikisinin sırtları |
14. | ev | : veya |
15. | el havâyâ | : bağırsaklar |
16. | ev | : veya |
17. | mahteleta (mâ ıhteleta) | : karışan, karışmış olan şey |
18. | bi azmin | : kemiğe |
19. | zâlike | : böylece, işte böylece |
20. | cezeynâ-hum | : onları cezalandırdık |
21. | bi bagyi-him | : (onların) azgınlıkları sebebiyle |
22. | ve innâ | : ve muhakkak ki biz |
23. | le sâdikûne | : gerçekten sadık olanlar, sözlerini tutanlar |
وَعَلَى الَّذِينَ هَادُوا Yahudilere deحَرَّمْنَا haram kıldıkكُلَّ hepsiniذِي ظُفُرٍ tırnaklı hayvanlarınوَمِنْ الْبَقَرِ sığırوَالْغَنَمِ ve koyununحَرَّمْنَاharam kıldıkعَلَيْهِمْ onlaraشُحُومَهُمَا iç yağlarını daإِلَّا müstesnaمَا حَمَلَتْ yapışanظُهُورُهُمَا sırtlarınaأَوْ veyaالْحَوَايَا bağırsaklarınaأَوْ ya daمَا اخْتَلَطَkarışanlarبِعَظْمٍ kemiğeذَلِكَ işte bununlaجَزَيْنَاهُمْ onları cezalandırdık<بِبَغْيِهِمْ taşkınlık ettikleri içinوَإِنَّا muhakkak bizلَصَادِقُونَ sadık olanlarız