٢٧٩
فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا فَاْذَنُوا بِحَرْبٍ مِنَاللّهِ وَرَسُولِه وَاِنْ تُبْتُمْ فَلَكُمْ رُؤُسُ اَمْوَالِكُمْ لَا تَظْلِمُونَ وَلَا تُظْلَمُونَ
(279) fe il lem tef’alu fe’zenu bi harbim minallahi ve rasulih ve in tübtüm fe leküm ruusü emvaliküm la tazlimune ve la tuzlemun
Eğer (bunu) yapmazsanız harp ilan etmiş olursunuz Allah’a ve O’nun Resulüne karşı eğer tövbe ederseniz mallarınızın ana sermayesi sizindir ne zulüm etmiş olursunuz ne de zulme uğramış olursunuz
(279) If ye do it not, take notice of war from Allah and His Messenger: but if ye turn back, ye shall have your capital sums deal not unjustly, and ye shall not be dealt with unjustly.
1. | fe | : o zaman, o taktirde, bundan sonra |
2. | in lem tef’alû | : eğer yapmazsanız |
3. | fe’zenû (fe izenû) | : o taktirde bilin |
4. | bi harbin | : harbi, savaşı |
5. | min allâhi | : Allah’tan |
6. | ve resûli-hi | : ve onun resûlü |
7. | ve in | : ve eğer |
8. | tubtum | : tövbe ettiniz |
9. | fe | : o zaman, artık, o taktirde |
10. | lekum | : sizin |
11. | ruûsu | : ana mallar, ana para |
12. | emvâli-kum | : sizin mallarınız |
13. | lâ tazlimûne | : zulmetmezsiniz, haksızlık etmezsiniz |
14. | ve lâ tuzlemûne | : ve zulmedilmezsiniz, haksızlığa uğramazsınız |