38

٣٨

مَا كَانَ عَلَى النَّبِىِّ مِنْ حَرَجٍ فيمَا فَرَضَ اللّهُ لَهُ سُنَّةَ اللّهِ فِى الَّذينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلُ وَكَانَ اَمْرُ اللّهِ قَدَرًا مَقْدُورًا

(38) ma kane alen nebiyyi min haracin fima feradallahü leh sünnetellahi fillezine halev min kabl ve kane emrullahi kaderam makdura
Nebilerine hiçbir darlık yoktur Allah’ın takdir ettiği bir hüküm de Allah’ın (peygamberi) hakkında emri budur (bundan) öncede gelip geçen ve Allah’ın emri bir kaderdir yerine getirilen

(38) There can be no difficulty to the Prophet in what Allah has indicated to him as a duty. It was the practice (approved) of Allah amongst those of old that have passed away, and the command of Allah is a decree determined.

1. mâ kâne : yoktur, olmadı
2. alâ : üzerine
3. en nebiyyi : nebî, peygamber
4. min : den, dan
5. harecin : bir güçlük
6. : içinde
7. : şey
8. faradallâhu (farada allâhu) : Allah farz kıldı
9. lehu : ona
10. sunnetallâhi : Allah’ın sünneti
11. fî ellezîne : o kimseler içinde, arasında
12. halev : gelip geçti
13. min kablu : önceden
14. ve kâne : ve oldu
15. emru allâhi : Allah’ın emri
16. kaderen : kader
17. makdûran : takdir edilmiş